Kendi ruhsal geliþimimiz yönünde gitmedikçe, labirentte bir parça peynirin peþinde koþan fareler gibi, o koridordan, bu koridora gitmek zorunda kalacaðýz...
Mucizelere inanýr mýsýnýz ? Ýnanabilmek için aklýnýzýn sýnýrlarýnýn kalkmasý, olaðan akan dünyanýzýn bir anda çözülmesi ve bir gerçek gibi sýký sýkýya sarýlý olduðunuz dünyanýn aslýnda rasyonel aklýnýzla kavradýðýnýzdan çok daha farklý bir dünya olduðunun farkýna varýlmasý gerekir. Ben inandým, bu alacakaranlýk kuþaðýndan geçtim, ve hala geçiyorum. Aslýnda bu süreç ne bir anda gerçekleþti ne de sadece bilinçli seçimlerin ürünüydü. Sanki yüksek bir çaðlayana doðru sürüklenen bir sandal içinde aktým, ona doðru yöneldim doðal biçimde. Çaðlayanla birlikte aþaðý doðru kendiliðinden zahmetsizce aktým, akýyorum...
Hayatýnýzda kimi olaylar vardýr, size varmadan önce gizli gizli iþaretler verir. Aslýnda her olay bir dizi baþka olayýn, ilk baþlarda sanki birbiriyle iliþkisi yokmuþçasýna görülebilir ama sezgi sahibi kiþiler kendi derinliklerinde neler aktýðýný bilirler ama dillendiremeyebilirler, ta ki çaðlayanýn eþiðine gelinceye kadar. Kimi zaman bu iþaret bir kitap olabilir ya da arkadaþlarýnýz ve ilginç karþýlaþmalar. Olaylar birbirini, kiþiler birbirini tetikler. Týpký Sare'nin de beni tetiklediði gibi.
Bundan on yýl önce bana Astroloji hakkýndaki düþüncelerimi sormuþ olsaydýnýz, tüm bilgi birikimemle size, sadece bu dünyaya ait, ayaklarý yere basan, psikolojik aðýrlýklý bir taným yapardým. 1997’de Faculty of Astrological Studies’ten Diploma aldýktan sonra, Astroloji’nin tarihsel kökleri, bu kadim bilginin köþe baþlarýnda oturan astrologlar ve uyguladýklarý pek çok teknikle ilgilenmeye baþladým ve halen de büyük bir ilgiyle takip etmekteyim. Aslýnda tüm bu uðraþlar doðal olarak bana yeni kapýlar açmaya baþladý ve son yýllarda Astroloji’nin evrendeki yaratýcý zekanýn, yaratýcýnýn sembolik bir dizayný olarak görmeye baþladým. Greklerin Stoa felsefesinde yazgý ve özgür irade kavramlarý üzerine derin hazinelerin olduðunu keþfettim. Ýlmek ilmek iþlenen bu hazýrlýk beni Pandora ile tanýþmaya götürdü.
Sare, kendi ruhsal geliþimini üst düzeylere taþýmýþ bir insan. O’nunla sohbetimde, deneyimlerini aktarýrken, kendi durumumun da aydýnlandýðýný farketmeye baþladým. Astroloji’yi iliþkiler, para kazancýmýz ya da kariyerimiz gibi dünyevi, günlük streslerimiz dýþýnda görmemiz gerektiðini yeniden keþfettim. Kendi ruhsal geliþimimiz yönünde gitmedikçe, labirentte bir parça peynirin peþinde koþan fareler gibi, o koridordan, bu koridora gitmek zorunda kalacaðýmýzý anladým. Eðer Astroloji bizler için bir “iyilik” olarak kullanýlacaksa, çok daha yüksek bir amaca hizmet etmeli. Belki pek çoðumuz için bu bir lüks gibi algýlanabilir. Ruhsal da ne demek ? Bunca iþ, bunca görev dururken, böyle bir þeye sýra mý gelebilir ?
Halbuki farkýnda olmadan maddi dünyanýn çok daha fazlasýný yaþýyoruz. Eðer baþýmýzý deve kuþu gibi topraða, dünyevi olana gömersek, bu ýþýðý görebilmemiz çok zor. Son derece sönük, varla yok arasýnda da olsa bu ýþýðý görebildiðimiz anda, peynire deðil, ona doðru yönelmemiz, çok daha yukarýlara bakabilmek için uðraþmamýz gerekir. Bu yazýyý nasýl bitirebileceðimi bilmiyorum ama size Prof. Toshihiko Izutsu’nun Ibn Arabi’nin Fusüs’undaki Anahtar Kavramlar kitabýndan Ibn Arabi’nin kendisinden bir alýntý yapmak istiyorum. (*)
“Alem bir vehim’den (kuruntu) ibarettir, onun gerçek bir varlýðý yoktur. Bu ise “hayal” ile kastedilen þeydir. Yani sen hayalinde zannetin ki bu alem kendi baþýna buyruk, kendi kendine oluþmuþ bir gerçektir, mutlak Gerçek’den (Hakk’dan) hariç bir varlýktýr. Halbuki hiç de böyle deðildir...Bil ki senin kendin de bir hayalsin, idrak ettiðin her bir þey ve “bu ben deðilim” dediðin her bir nesne de bir hayaldir. Þu halde bütün varlýk alemi de hayal içinde hayaldir”
(*) Fususü’l Hikem, Ibn Arabi, Kaþani tefsiri ve Henri Corbin, L’imagination Créatrice Dans Le Soufisme d’Ibn Arabi, Paris, 1958