Bernadette Brady ile söyleşi
 

Bu bilgilendirici söyleşi Garry Phillipson'ın(www.astrozero.btinternet.co.uk) ve The Mountain Astrologer (www.mountainastrologer.com) dergisinin izni ile Türkçe'ye çevrilmiştir.

Çeviren Zeynep Süzmen Şen

YILDIZLARLA DOLU BİR GÖKYÜZÜ

Garry Phillipson'ın Şubat/Mart 2001 The Mountain Astrologer Dergisi' nde yayınlanan röportajı.

                         

Bernadette Brady Adelaide'de Güney Avustralya'da yaşıyor. 1976'da astrolojiyi öğrenmeye ve uygulamaya başladı. İki kitap yazdı: Predictive Astrology: The Eagle and the Lark (Samuel Weiser, Inc., 1992, 1999) ve Brady's Book Of Fixed Stars (Weiser, 1998); ayrıca astrolojik verileri analiz etmek için Jigsaw programını yazdı. (Astrolabe yazılımı, 1994-98.) Dünyanın belli başlı astroloji okullarından olan Astro Logos'un başkan yardımcısıdır. Astro Logos'ta, başlangıç seviyesinden  Guild Diploma'ya kadar, hem katılımlı hem de uzaktan öğretim gerçekleştirilmekte, ayrıca bu okulda Ortaçağ ve Antik  Astroloji dersleri de verilmekte ve Sabit Yıldızlar üzerine de bir kurs bulunmaktadır.

Bernadette Avustralya, ABD, İngiltere, Kanada, Hollanda, Rusya ve Yeni Zelanda'da seminerler vermiş, kitapları ve yazıları Holanda, Portekiz ve Rus dillerine çevrilmiştir. Avustralya Astrologları Federasyonu tarafından iki kez onurlandırılmıştır: 1992'de sözlü ve yazılı alandaki mükemmelliğinden dolayı Inaugural Southern Cross Ödülü'nü, 1996'da ise Saros Döngüleri, grafik rektifikasyon ve sabit yıldızlar ile ilgili özgün çalışmalarından dolayı Southern Cross Araştırma Ödülü'nü, kazanmıştır. İlk kitabı, Predictive Astrology, 1999'da İngiltere'de en iyi kitap dalında Inagural Spika ödülünü kazanmıştır. Şu anda Astrological Guild of Educators International, Inc. (Uluslar arası Astroloji Eğitimcileri Birliği) nin başkanıdır. Web sitesi (aynı zamanda Astro Logos'un sitesine de link içermekte) www.bernadettebrady.com dur.

Bernadette ile Büyük Britanya Astroloji Birliği tarafından Reading, İngiltere'de düzenlenen Eylül 2000 konferansında konuştum.

Garry Phillipson: Sizi Sabit Yıldızlar'ın astrolojik önemlerini araştırmaya iten ne oldu?

Bernadette Brady: Pek çok insan gibi benim bir yaz gecesinde dışarıda olduğum ve birilerinin bir astrolog olduğum için bana 'Bu hangi yıldız? diye sorduğu zamanlar oldu. Bu durumda kendimi suçlu, yetersiz ve eğitimsiz hissediyordum-çünkü astrolog etiketini gururla taşımama rağmen sorulanın hangi yıldız olduğunu bilmiyordum.

Bu durum, gece gökyüzünü öğrenmeye başlamam için bana hız veren sebeplerden biri oldu. Buna paralel olarak, her zaman kesin olarak farkındaydım ki modern astrolojide bizim yaptığımız astrolojiden çok 'gezegencilik' idi. Biz haritayı çıkarırken, Zodyak'ı koyuyor, dışına ekliptiği koyuyor, içine gezegenleri yerleştiriyor ve bununla çalışıyorduk. Sadece kapkara bir gökyüzü ile çalışmak, bizim harika sanatımızın muhteşem tarihi içinde büyük bir eksiklik gibi gözüküyordu, özellikle de benim gibi Güney Yarıküre' den gelen birisi için. Tabi ki taraf tutuyorum ama kişisel olarak bizim daha güzel yıldızlarımız olduğunu düşünüyorum. (Gülüyor) Doğruyu söylemek gerekirse Kuzey Yarıküre' de sadece birkaç şehirde bulundum. Bu da tam anlamıyla bir karşılaştırma yapamadığım anlamına geliyor, çünkü yıldızlar ancak şehir dışına çıktığınızda görülür hale
gelebiliyor.

Her keşif içindeki astrolog gibi, ben de eldeki yazılara başvurmakla işe başladım. Sabit Yıldızlar' la ilgili kullandığım başlıca kaynaklar Robson, Ebertin, Rigor ve Lily'ye aitti. Bu sırada 1980'lerin ortasıydı- Hindsight Projesi'nden oldukça önce. Daha sonra Rob Hand Avustralya'da her takımyıldızı ve bunların içindeki her bir yıldızı anlattığı bir seminer verdi. Balık Takımyıldızı içindeki iki yıldız hakkında konuştu ve bu konuşmaya bayıldım. Adelaide'ye geldiğinde bizimle kalıyordu. O günlerde bilgisayar zihninin bir uzantısı halindeydi. Nova programını yazmaktaydı ve evdeyken beynini benim bilgisayarımla evlendirmişti! Ona eğer uygun görürse dosyalarını ve sabit yıldızlarını bilgisayarımdan silmezse çok memnun olacağımı söyledim. Tabi ki bu dosyaları kimseye vermeyeceğimi de söyledim. Rob son derece cömert bir insan, giderken bu dosyalarını bana bıraktı. Bu olay benim sabit yıldızlarla ilgili asıl başlangıç noktam oldu. Buna ek olarak onları Nova'nın da içine paranlarıyla beraber çalışacak şekilde ekledi.

                        

Ben de araştırmaya devam ettim. Öyle bir noktaya geldim ki, kitaplara bakıyordum, sonra dışarı çıkıyor ve gökyüzüne bakıyor ve kendi kendime 'Gerçekten olan biten hakkında bilgi vermiyorlar' diyordum. Belki bu çok doğru değil. Robson, hangi kaynağı kullandığını belirtmeden (1920'lerde astroloji yazarları kaynak ya da biyografi belirtmenin önemli olduğunu düşünmüyorlardı) diyor ki: 'Eğer şu şu yıldız şu şu yıldızla yükselirse....' Astrologlar buradaki yükselmenin 'ekliptik üzerindeki' yükselme anlamına geldiğini düşünüyorlardı, ancak ben bu anlamda kullanmadığı fikrine kapıldım. Yıldızlarla ilgili çalışırken paranları kullanmanın daha mantıklı ve akılcı olacağını düşündüm- gerçekte nerede olduklarına göre ve onların tekrar ekliptikteki izdüşümlerini almadan. Böylece sabit yıldızlarla bu şekilde çalışmaya başladım. Belirtmeliyim ki 1980'lerde sabit yıldızlarla çalıştığınızda, astrolog arkadaşlarınız konuyla ilgilenmez, bu konuda konuşmanızı istemez ve sizi tanımayı bile istemezlerdi.

Neden böyleydi peki?

Çünkü 1980'lerin sonlarında, hatta bundan da önce, sabit yıldızlar çok kaderci olarak değerlendiriliyordu. Rigor, Robson,  Ebertin, vs. 'ye bakıldığında sabit yıldızlar 'Yabancı bir ülkede, midene bir kılıç saplanarak öleceksin' noktasına indirgenmişti. Sabit Yıldızlar' ı tanımlarken bu yaklaşım standart bir yaklaşımdı. Ancak neden böyle olması gerektiğiyle ve bu bilgilerin nereden geldiğiyle ilgili bir referans bulamamıştım. Çok dürüst bir yazar olan Robson şöyle demişti: 'Bu anlamların nereden geldiğini bilemiyorum- ancak öğrencilerim benden bunları yazmamı istedi.'

Bu felaket tellalı yorumlar olduğu gibi duruyordu, ve hiç kimse sebebini bilmiyordu. Eğer 17. yüzyıla Lily ve Christian Astoloji'ye dönerseniz, onun da yıldızlar için benzer anlamlar kullandığını ancak bu anlamların nereden geldiğini açıklamadığını görürsünüz.

Dürüst olmam gerekirse, bu anlamların çalıştığı sonucuna varmadım. Binlerce sesin koro halinde 'Tabi ki çalışıyor!' dediğini duyar gibiyim ve kendimi zor duruma sokuyor olabilirim. Ancak bulduğum, genel olarak söylemek gerekirse, eğer astrologlar bir sabit yıldızın çalıştığını göremezlerse, daha fazlasını eklerler! Rob Hand, genel olarak sahip olduğu mükemmeliyetçilik ile, Nova programı içine 256 adet sabit yıldızı yerleştirdi ki bu harika! Ancak bir haritayı yorumlarken 256 sabit yıldıza gerek yok. Olasılık kanunuyla kaçınılmaz olarak ilginç sonuçlar elde edersiniz. Bu benim mantığıma ters geliyor ve bundan hoşlanmıyorum. Bazı astrologların yıldızlarla gerçekten bu şekilde kontak kurduklarını biliyorum ve yanlış yaptıklarını söylemiyorum ama, sadece benim için bunun geçerli olmadığını söyleyebilirim.

Benim astrolojim ile her zaman söylediğim şey 'Bunu geçmişe bakarak yapmayalım!' olmuştur. Bu öğrenme sürecim için de geçerli olmuştur ancak bir kez bir şeyi öğrendiğimizde, bu öğrendiğimiz şeye dayanarak öngörüm veya betimleme yapacak cesarete sahip olmalıyız. Eğer 256 yıldızı alır ve istediğin teknikleri uygularsan, bunu geçerli bir astroloji aracı olarak  kullanamazsın. Elinde pek çok veri bulunur ama neyin önemli neyin önemsiz olduğunu ayırt edemezsin. Benim için her zaman az ve öz olunmalıdır. Sabit Yıldızlar' la çalışmaya başladığımda, 14 yıldız ile başladım, bu kısa sürede 28'e çıktı, çünkü 26 ila 28 en büyük yıldız, Mısırlıların kullandığı temel yıldızlardır.

Brady's Book of Fixed Stars kitabını yazma fikri ne zaman ortaya çıktı?

Kitap yazma fikriyle yola çıkmamıştım. Ancak yazılmış olan materyallerden de büyük bir hayal kırıklığım vardı. Bu duruma daha fazla dayanamadım, sonunda hepsini atıp en baştan başlamaya karar verdim. İlk macera, astrolojinin yıldızlarına neler olmuş olduğunu araştırmaktı. Ve şu soruyla işe başladım: Antiklerin sahip olduğu yıldızlara tapma eğilimimizi ne değiştirmişti? Mısır'ın piramit kayıtlarına, hiyerogliflere, lahitlere bakarsanız yıldızlara şarkılar, gazeller, dualar yazılmış. O zamanlarla bu zamanların arasındaki farkı ne oluşturmuş? Astrologlar, üzerinde hiçbir yıldızın parlamadığı simsiyah bir gökyüzü kullanıyorlar. Neden?

Araştırmam beni son derece garip sonuçlara götürdü, çünkü araştırmaya çalıştığım şeyler genellikle yazılı kaynakların kıyısında kalmış şeylerdi. Eğer yazılmışsa bile, herhangi bir yıldız ilmine saygı veya gurur duymadan yazılmıştı. Bu yolculuğu yaparken 14. ve 15. yüzyıllardan Uluğ Bey'in eserlerine ve onun ekliptik üzerindeki izdüşümler için kullandığımız kutupları nasıl değiştirdiğine rastladım. O bunu kartografi için yapmıştı, böylece dünyanın kesin haritaları çıkartılabilirdi. Fakat bu dönemden sonra, biz bir daha Ptoleme'nin ekliptiğe göre olan kutuplarını kullanmadık, bunun yerine ekvatora göre alınan kutupları kullandık.

Bu şu anlama geliyor: Uluğ Bey yıldızların ekliptik derecelerinin izdüşümünü kaydırmıştı ve hiçbir astrolog bundan şikayetçi olmamıştı. Bütün yıldızların dereceleri bu teknikle değişmişti ama astrologlar, gayet aldırmaz bir tavırla, bütün o müthiş sabit yıldız yorumlarını yeni Zodyak dereceleriyle değiştirmişti.

British Museum'da birkaç tane harika parçaya rastladım. Örneğin Türkiye'den 8. yüzyıldan kalma ekliptik kutbuna göre yapılmış olan bir yıldız küresi- bu da bizim gerçekten bir zamanlar ekvatora göre değil ekliptiğe göre kutup noktasını
tespit ettiğimizi kanıtlıyor.


                          


Beni üzen şey şu ki, hiçbir astrolog en azından yazılı kaynaklarda, 'Afedersiniz......' diyip de eldekileri ileriye götürmemiş. Astrologlar hemen değişikliği kabullenmiş ve yıldızların yerlerini yeni derecelere kaydırmış, ve daha sonra yeni dereceleri bu yıldızların anlamı olarak almışlardır. Biliyorum ki bununla başıma büyük bir dert açıyorum, ama bu soruyu kısaca açıklayacağım:

Hindsight Projesi ortaya çıktığında, onlara kredi kartı numaramı verdim ve 'Bana her şeyi gönderin, her zaman, sonsuza dek, ve soru sormayın, sadece gönderin!' Ve onlar da yapmakta olduğum işle ilgili olarak iki şey gerçekleştirdiler: Öncelikle Ptolemy'den büyük miktarda çeviri yaptılar. İkinci olarak da, 397 yılından 'Anonim' 'The Treatise on The Bright Fixed Stars' ı (Parlak Sabit Yıldızlar Üzerine Bir İnceleme) çevirdiler. Bence yazar kendini korumak istediği için bunu Anonim diye not etti çünkü bir yıldızın ekliptik üzerindeki izdüşümünün ele alınması konusundaki gelişmekte olan trendle uyuşmuyordu. Bu çalışmada net olarak diyordu ki Zodyak burçlarından olmayan yıldızlar için, ekliptik üzerindeki izdüşümlerinin alınması hatadır ve astrologlar eski yöntemleri kullanmalıdır. Çok güçlü ve net ifadeler kullanmaktadır: Örneğin Canopus çok parlak bir yıldızdır ama Roma'nın enleminde görülemediğinden, bunu kullanamayız. Bu son derece net bir ifadeydi ve böylece Ptolemy'nin yıldız tablosunu kullanan astrologlar tarafından yıldızların kaydırılmasından hemen sonra yazılan tarihi bir kaynağa ulaşmış olmuştum.

Bu kaymanın Ptoleme'nin prosesyonu anlama arzusundan kaynaklandığını biliyordum, ancak asıl önemli olan nokta şu ki, yıldızlarla ilgili tüm bu bilgileri astroloji ile ilgili kitabı olan Tetrabiblos'ta değil, astronomi kitabı olan Almagest'te yazmıştı. Bu ufak ayrım pek çok astrolog tarafından görmezden gelinmiştir. Ptolemy Almagest'te presesyon sorununu çözmek için 910 tane yıldızı listelemişti (bu konu onun zamanının en büyük sorusuydu. Bugün Stephan Hawking'in evrensel alan teorisi gibi)

Ptolemy yıldızları dikkatlice listelemişti,böylece 100 yıl boyunca bu deneyi tekrar etmek isteyen astrologlar hangi yıldızın nerede olduğunu bulabilir ve presesyonu çözebilirdi. İşte aynen böyle oldu ve Ptolemy kendi zamanında doğru bir hesaplama yapamamış olsa da, presesyon oranını keşfetme payesine kavuştu. Daha sonra ise astrologlar rahat etmek için onun ekliptik derecelerine göre hazırladığı yıldız listesini kullandılar.

Bunu çözmek ve sabit yıldızlarla ilgili olarak neyin yanlış gittiğini kendi zihnimde netleşmek iki yılımı aldı. Bulmacanın son parçası 379 tarihli Anonim'in gelmesiyle tamamlandı çünkü ihtiyacım olan tarihi bakış açısını bana o kazandırdı. Bunu bulduktan sonra hemen yıldızların Ptoleme'den önceki kullanıldıkları konumlarını bulmaya başladım.

Başka bir önemli sorun ise, Ptoleme'nin yıldızların fazları sözünü sanki çok iyi bilinen bir gerçekmiş gibi kullanmasıydı. Bu durumda sanki bu konuda tartışması gerekmiyor ya da bunu açıklaması gerekmiyor gibi gözüküyordu. Sadece gününün çok iyibilinen bir bilgisini kaydediyordu. Ama modern astrolojide, yıldızların fazları bilinmiyordu ve hiç kullanılmıyordu. Bu anlaşılabilir, çünkü bunlar ancak yıldızların doğması ve batmasıyla çalışıyorsanız uygulanabilirler.

Ptoleme' nin yıldızların fazları sözüyle ne anlatmak istediğini anlamam, benim çok sıkı bir çalışmayla bir ayımı aldı. Bunun bir sebebi antik zihnin çalışmasının modern zihnin çalışmasından tamamen farklı olmasıydı. Eskinin mantığını anlamak oldukça zor olabiliyor. Buna ek olarak, yıldızlar iki farklı tür faza sahipler, ancak Ptoleme'nin tutumuna göre bunlar tamamen içiçe geçmiş idi. Bunların iki farklı faz seti olduğu konusunda bir ipucu yakalayana kadar tamamen yolunuzu kaybediyordunuz. Böylece elimdeki tüm şema ve dairelerle birlikte bunları çözmek için ilk kurallara geri döndüm.

Daha sonra gidebildiğim kadar geriye, Mısır Piramitleri'nin yazılarına döndüm. Mısır tarihi üzerine bir uzman değilim ama bu alana girdikten sonra hiyeroglifler hakkında oldukça fazla bilgiye sahip oldum. Mısırlıların güneşle beraber yükselen yıldıza (heliacal rising star) ve 28 parlak yıldıza büyük bir önem verdiğini keşfettim. (aslında astroloji yükselen burcu Mısırlılardan almıştır.) Bu 28 yıldızın hangileri olduğunu bilmiyoruz, sadece bunların parlak olduklarını biliyoruz ancak hangileri olduğundan emin olmamız olanaksız çünkü Mısırlıların Yunanlılar gibi net bir yıldız haritaları yoktu. Bilginin yanı sıra sanatsal değer taşıdıkları için yazılarının resim gibi olması gerekiyordu. Bir takımyıldızdaki Hippopatamus olduğundan daha büyük çizilirse daha güzel gözükecekse öyle çizerlerdi. Yıldız haritalarına bu şekilde yaklaşmaları, yıldızların neye karşılık geldiklerini tespit etmeyi zorlaştırıyordu. Bu yüzden mağara sanatına kadar geri döndüm. Başka bir önemli nokta da Hamlet's Mill adlı kitap oldu. Kimi kısımlarıyla aynı fikirde olmasam da, içinde bazı ilginç, radikal, geleneksel olmayan düşünceler var. Bütün bu materyal ve araştırmadan sonra kendim için bir yıldız astrolojisi kurmaya başladım. Daha sonra bunları bir gezegen yazılımı üzerinde çalıştırmaya başladım, böylece bir doğum haritasını koyduğumda , gökyüzünü döndürdüğümde, Satürn yükselirken Spika'nın en tepe noktada olduğunu söyleyebiliyordum. Uzun bir süre, gerçekten çok temel şeylerle uğraştım.


Sabit Yıldızların haritadaki genel kullanım tekniklerinin hatalı olmasının yanı sıra kaynaklarda yer alan anlamlarından da oldukça hoşnutsuzdum. Yazının olduğu dönemlerden, hatta sözlü gelenekten de önce, gece gökyüzü eski insanların bilgi ve hikayeyi saklamak için kullandığı bir alandı. Her gece ortaya çıkıyordu ve hiç kaybolmuyordu. Bunların hepsi tahmin tabi ki, ama bence mantıklı bir tahmin.

Bu durumla karşılaştırıldığında, yıldızlara atfedilen pek çok isim yüzeysel geliyordu. Bu yüzden bir üç dört sene daha sürecek olan yeni bir maceraya başladım ve takımyıldızların antik mitolojilerinin her birini araştırıp bir araya getirdim. Yıldızların ne anlama geldikleri ve nasıl kullanılabileceği ile ilgili daha iyi bir fikir edinebileceğimi ümit ediyordum ve böylece birisinin yıldız haritasına bakabilecek ve 'Bu gezegen bu yıldızla ilişkili, ve bu yıldız da mitolojideki şu karakterle ilgili, bu yüzden mitolojideki bu karakter bu gezegenin temelini oluşturuyor.' diyebilecektim. Bunu yapacak duruma geldiğimde tahmin edebileceğiniz gibi her tarafım yazılarla dolmuştu. En sonunda bunları organize etmeye başlamam gerektiğine karar verdim ve bitirdiğimde kitabım ortaya çıktı.

İşte sorunuzun yanıtı bu. Yıldızlarla ilgili olan her şey her zaman büyük ve uzundur!

Görülüyor ki çok büyük zaman ve emek yatırmışsınız bu iş için. Sizi motive eden neydi? Sonunda bütün bunlara değeceğine inanmanızı sağlayan neydi?

Ben bir astrologum. Benim diş doktoru bir arkadaşım var ve o da dişlere bayılıyor. Ben o işi yapamazdım, her gün insanların ağzının içine bakmaya dayanamazdım. Ama o işinde harika, dişten anlıyor, her dişe karşı tutku besliyor. O bir dişçi. Ben bir astrologum. Sebebi bu. Bir projenin ekonomik olarak karlı olması önemli değil, bir projenin sonunda çöpe gitmesi de önemli değil. Önemli olan bu yolculuk. Eğer ben bu yolculuğa çıkarsam ve sonu çöp tenekesi olursa, o zaman yaklaşımımın yanlış olduğunu anlarım. Eğer yıldızlar projesi tamamen başarısız olsaydı, yıldızların anlamını bulmaya çalışmaya devam edecektim, çünkü bir astrolog olduğumu düşünmek hoşuma gidiyor, sadece gezegenci değil! Ve kişisel olarak şu an bir parçam tatmin olmuş durumda çünkü bir astrolog olarak tüm gökyüzü ile çalışabiliyorum.

Görüşmelerinizde sabit yıldızları nasıl kullanıyorsunuz?

Ben sabit yıldızları haritanın üzerinde oturduğu temel olarak görüyorum. Örneğin Ay'la yıldızlar arasında çok zor etkileşimler bulabilirsiniz, daha sonra haritanın geri kalanına bakabilirsiniz, belki bir Ay-Satürn birleşmesi veya başka bir zorlayıcı faktör vardır. Daha sonra bu zorluğun ne kadar derine gideceğini bulabilirsiniz. Ay-Satürn ayrılık, korku, yalnızlık, kopuş vs.. konularını içerir ama mitolojiden bunu renklendirecek müthiş bir parça bulabilirsiniz, örneğin Alphecca, terk edilmiş eş olan Theseus'la isimlendirilmiş olan yıldız. Eğer işin içinde bu yıldız varsa, Ay-Satürn açısı yalnızlıktan çok terk edilme korkusu ile ilgili olabilir.

Mısırlıların yaptığı, onlardan çaldığıma göre (kendimi Prometheus gibi hissediyorum!) rising, (doğma) culminating (en tepeye ulaşma) ve setting (batma) arasında bir ayırım yapmaya çalışmaktı. Bunların, tanrılarının hayatının üç evresiyle bağlantısını kuruyorlardı: İlk dönem, gençlik dönemi ve yaşlılık dönemi. Ve culmination (en tepede olduğu nokta) hayatın özetiydi. Onlar bunu aldı ve yıldızın doğumuyla değiştirdi. Eğer bu ASC üzerindeyse bu bebek Horus idi, MC üzerinde ise olgunluk dönemi, DC üzerinde ise o zaman bu ölüp Yeraltı'na giden kral Osiris idi. Bu size hayatın bölümlerini veriyordu. Böylece Ay'ınızla birleşmiş olan bir yıldız var, ama ne zaman etkisini gösterecek? Eğer bu yıldız Ay'la paran ilişkisi kurarken MC'deyse, etkisi orta yaşlarda açığa çıkacaktır. Eğer yıldız ASC üstündeyse, erken yaşlarda ortaya çıkacaktır, vs. Yıldızın değdiği herhangi bir açı sırasında Ay'ın değdiği herhangi bir açı, kişinin hayatında natal Ay'ı aracılığıyla ortaya çıkacak olan etkinin periyodunu açıklar. Horoskopun temelini oluşturan yıldızlarla beraber, pek çok mitoloji ve zamanlama da böylece ortaya çıkmış oluyor. Bu gezegencilik seviyesi için fazla bir önem taşımasa da, bir astrologun haritaya bakarken karşılaştığı pek çok seçeneği azaltmak için yardımcı olabilir.

Bir kişinin haritayı sabit yıldızlar olmadan düzgün bir biçimde açıklayamayacağını ifade ediyor musunuz?

Bence açıklanabilir. Ben de pek çok haritayı sabit yıldızlar olmadan açıkladım ve bu yapılmaya devam edilecektir. Ama bir haritayı gerçekten anlamak istersem, önce yıldız dökümünü çıkarırım. Şu an Solar Fire kullanıyorum ama bu yazılım çıktıları benim ihtiyaç duyduğuma uygun şekilde hazırlamıyor. Bu yüzden 2002 başlarında satışına başlanacak olan yeni bir yazılımın hazırlığının ortasındayım.


Şunu söylemeliyim ki orijinal 28 yıldızla başladığım çalışma şu an 60 yıldıza ilerledi. Buna rağmen onlar insanlar gibiler. Yıldızlara hiçbir zaman katalog numarası vermemelisin. Onlar birer varlıklar ve her varlığın bir isme ihtiyacı vardır. Bu isim içinde onun kimliği vardır ve bu bir mucizedir. Bir süre sonra 60 kişiyi tanımanın zor olmadığı gibi, yıldızlarla bir arada yaşayınca da bu böyledir, yıldızların listesine hızlı bir göz attıktan sonra da ne olup bittiğini anlayabilirsiniz. Bu yeteneği halen kazanmadıysanız zor gelebilir, ve her şeyi kitaptan bakmanız gerekebilir, ama yıldızları çalışmanın 60 kişiyi tanımaya benzediğini düşünürseniz, o kadar da zor olmayacaktır.

Sabit yıldızlarla ilgili dersler veriyorum ve öğrencileri yazılı yaparak onları bu yıldızlara alıştırmaya çalışıyorum. Altı ay içinde bütün bunları gayet güzel bir şekilde yapabiliyor hale geliyorlar.


Sabit Yıldızlar ile ilgili çalışmanız astrologlar arasında nasıl karşılandı?

Bu konudan ne zaman bahsetsem, özellikle de ABD içinde, tepkiler geliyor: 'Evet ama 9 derece şu şu' nun atom reaktörü ile ilgili olduğu kanıtlandı- senin yıldızının anlamı bu' tarzı tartışmalarla karşılaşıyorum. Bunun asıl önemli tarafı, yıldızların ekliptik üzerindeki izdüşümlerini ele alarak, astrologların ekliptiği mahvetmeleri. Bence ekiptik inanılmaz, büyülü ve ilginç bir şeydir. Ve çağlar açığa çıktı, gezegenler ekliptiğin etrafında döndü durdu, mitolojide ve tarihte DNA'larımızda taşıdığımız büyük olaylar oldu- ekliptiğin değişik derecelerinde olaylar sayesinde değişik kültürler doğdu. Bizim bu olayları unutmuş olmamız, onların hala bu enerjiyi taşımadığı anlamına gelmez. Bence bir gezegen bu noktaya geldiğinde, kolektif bilinçte bu olaylar tekrar canlanır ve böyle olmaya da devam edecektir, ta ki tecrübeler tamamen çözülünceye kadar.

Astrologlar 'bu bir yıldıza ait' dediği ve konuyu tamamen ekliptiğe göre aldığı sürece, ekliptiğin her bir derecesinde bulunan büyü ya da gizemi (Rob Hand'in değişiyle moira' yı) tamamen reddetmiş oluyorlar. Bu durumda, benim bildiğim kadarıyla kimse ekliptiğin derecelerinin gerçek gücüyle ilgili bir araştırma yapmıyor. Sabyan sembollerine sahip olduğumuzu biliyorum; bence bu, yıldızları buraya koymamızdan daha iyi bir açıklama. Bu yüzden bana 'Bu derece hakkında ne diyorsunuz?' diye soranlara diyorum ki, 'Evet, her derecenin kendine ait bir nitelik ve anlam içerdiğine inanıyorum. Ama sırf gezegenler bu derecelerdeyken belli olaylar oluyor diye, o derecede bir sabit yıldız olması gerekmez. Belki astrologların keşfetmesi gereken başka bir şeyler oluyordur.'

Yıldızlara bakmaya başladıktan sonra perspektifinizin nasıl değiştiği ile ilgili olarak örnekleriniz var mı?

Bu zor bir soru, çünkü yıldızlarla ilgili yaklaşımlarım geliştikçe ve bilgilerim yerine oturdukça haritalara tekrar bakıyor ve üstünden geçiyorum. Bu yüzden bu haritalara daha önce nasıl baktığımla ilgili bir perspektif kaybına uğruyorum. Sabit Yıldızlarla ilgili en keyifli şeylerden biri bunları tespit etmek için kesin doğum zamanınızın bilinmesinin gerekmemesi. Çünkü kullandığım teknik ile, bütün günlük döngüyü 24 saat botunca hareket ettiriyor, gezegenler doğup batarken hangi yıldızların yükselip hangilerinin battığını görmeye çalışıyorsunuz. Bunun avantajlı tarafı daha fazla doğum verisinin kullanılabilir hale gelmesi oluyor. Biraz önce bahsettiğim yazılım bunu istediğim şekilde yapacak, yıldız fazlarıyla beraber ve ünlü kişiler veritabanı ile beraber, ayrıca rapor yazma kapasitesi ve yazılarla. Şu anda hiçbir yazılım gerçekten olması gerektiği gibi bunu yapamıyor. Bu yüzden bunun üzerinde çalışmaktan dolayı çok mutluyum. 

                            

 Sabit Yıldızlarla ilgili çalışmanız tropikal ve sidereal zodyak ilişkisi üzerine bakış açınızı değiştirdi mi?

Evet! Çünkü ben hiçbir zaman yıldızları ekliptik üzerindeki izdüşümleriyle değerlendirmek istememiştim, Tropikal ve Sidereal Zodyak arasında benim mantığımla hiçbir çelişki yoktu. Batı Kültürü için, Tropikal Zodyak'la ilgili tamamen memnunum. Bana göre Tropikal Zodyak batı kültürü içindir ve Sidereal Zodyak daha oryantal, geleneksel, kutsal kitaplara gömülü, sabit sistemli kültürler için daha iyi çalışır. Şu anda değişmeye başlamış olsa da Hint Kültürü gibi. İki Zodyak da geçerlidir, ikisi de kültüre bağlıdır. Bu yüzden kendi işim için Sidereal Zodyak kullanmaya başlamakta hiçbir zorluk çekmedim. Tropikalden de gayet memnunum, yıldızları ekliptiğin üstüne koymak istemediğim, oldukları yerde bıraktığım için ve bu halde haritanın içinde kullandığım için, bir çelişkim yok.

Yıldızların özellikle çok etkili olduğu haritalar olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, kesinlikle! Sadece doğum haritasına bakıyorsanız, 'büyük hayatların' (herhangi bir alanda -entelektüel ya da ruhsal- güç kazanmış kişiler) önemli vurgular içerdiklerini görürsünüz. Bu haritaların yorumu da oldukça bariz ve nettir. Haritaları dikkat çekici şekilde işler, hayatları bir saat gibi çalışır. Çoğumuz sakin, sıradan hayatlar yaşarız ve haritalarımız belli bir derecede çalışır. Gerçekte astrologun rolü budur: Haritaları bu kişiler için çalıştırmak, çünkü bu şekilde onlar kozmosla ilişkilerini tatmin ederler.


Yıldızlarda da böyledir. Eğer Gandhi gibi büyük hayatların yıldızlarına bakarsanız, harika şekilde çalışırlar,  muhteşemdirler. Eğer sizin yıldızlarınıza bakarsam, yine çok iyi çalışırlar ama muhteşem olmayabilirler. Bu yüzden şöyle  bir iddiada bulunmak üzereyim: Sanırım yıldızlarınız desteklemiyorsa harika bir hayat yaşayamazsınız.

Biliyorsunuz ki bir haritada çok yüksek derecede ünlü olma kapasitesi bulabilirsiniz ve 'Bu kişi gerçekten bir yerlere gelecek' diye düşünebilirsiniz. Ancak bazı yıldızlar da büyük olmayı getirir, örneğin çok güçlü kraliyet yıldızları gibi (bunların bazıları bedelini ödetir.) Bunlara da sahipse, o zaman bu kişinin büyük bir seviyeye ulaşacağını söyleyebilirsiniz.


Bu yıldızlara sahip olan herkesin de büyüklüğe ulaşabileceğini söylemiyorum; bütün dört ayaklı hayvanların köpek olduğunu söylemiyorum. Söylediğim şey, bir büyüklük söz konusuysa, bunu yıldızlarda da görebildiğimizdir, bu yüzden bu öngörü için bir araç değildir. Bazı yıldızlar, mitolojilerinden ötürü dünyada güç sahibi olmayı getirirler- entelektüel, ruhsal ya da askeri güç. Ve bana öyle geliyor ki eğer haritasındaki sabit yıldızları desteklemiyorsa hiç kimse dünyada herhangi bir seviyede güç sahibi olduğunu iddia etmez. Bunun çok kaderci bir ifade gibi gözüktüğünü biliyorum ama ne de olsa ben bir astrologum!

Örneğin haritanızda pek çok yazarın berbat bir yıldız olarak nitelendirdiği Scheat olabilir. Ancak entelektüel düşünceyi sembolize eden Pegasus'un büyülü karesinde bulunuyor olabilir. Tüm kültürlerde kare sembolü ilkel olmayan, bilgi taşıyan şeyleri işaret eder. Bu sembol 'teknolojiyi geliştirmeye başlıyoruz' der. Pegasus'un büyük karesi bütün bunlarla bağlantılıdır ve bu enerji Scheat yoluyla yoğunlaşmaktadır.

Scheat Newton'un, Kepler'in ve Einstein'ın haritasında vardır, bu büyük düşünürlerin haritasında güçlü bir biçimde konumlanmışlardır. Bir haritada Scheat'ı gördüğünüzde, Einstein ya da Stephan Hawking olmasanız da, diyelim ki haritanızda Merkür'le birlikte genç yaşlarınız için olumlu bir yerleşimi var, (yıldız doğarken) o zaman bir alanda özel bir yeteneğiniz, bir dehanız olabilir. Ancak yıldız batana kadar böyle bir etki yoksa, bu deha size yaşlıyken gelebilir. Eğer Scheat Ay'ınızla birleşiyorsa, bu sefer yaşlandıkça yaşayacağınız ve annenizle, gençlik yıllarınızla, bilgiye karşı duyduğunuz duygusal ihtiyaçla ilişkilidir. Yani kişisel yıldızlar kontak kurdukları gezegene göre değişen çok net karakteristikler verirler.

Örneğin gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius'u ele alalım: (Mısırlılar 'Yakıcı' diye adlandırırlarmış) Eğer bu yıldız etkili durumdaysa, örneğin güneşle beraber yükselen yıldız ise (heliacal rising star), (Hiroshima'da olduğu gibi) ölümsüzlük verir. Ancak etlerinizin erimiş olması gerekir! Sirius, Achilles'in içine konduğu sonsuz ateşi temsil eder ve sonsuz et yanar. Eğer Sirius haritanızda güçlüyse, ve eğer bu yolculuğu kabul ediyorsanız, (bence bu önemli bir koşul), o zaman bir şekilde işkence çekecek, bir dava yaşayacaksınız. Eğer Sirius size verebileceği büyük şöhreti verirse, kendi bireyselliğinizi kaybedersiniz. Bunu Hiroshima için görebiliyoruz: Oradaki insanlar atom bombasının etkisiyle eriyip gittiler. Ama şu anda orası kutsal bir mekan, atom bombasına karşı bir kanıt- kutsallığı bireyselliğin kaybedilmesi ile oluştu.


Sirius çok güçlüdür. Picasso bir Sirius kişisidir. İnsanlar onunla kendi tarzlarında ilişki kurarlar. Hizmetçi kadında, hiç güç sahibi olmayan birinde de Sirius'a rastlayabilirsiniz; büyük krizlerden geçer ve hepsini kendi yöntemleriyle alt eder. Eğer güçlü bir siyasi liderin haritasında Sirius varsa ve birkaç tane de kraliyetyıldızı varsa, bu onların çöküşü olabilir,ya da şöhret elde etmeye çalışırken onu vuran bir şey olabilir. Ama şöhret Sirius'la pahalıya patlayabilir!

Bu anlattıklarım yıldızların kendi programı ve yöntemi olduğunu göstermek içindi. Persler'in dört kraliyet yıldızı (Aldebaran, Antares, Formalhaut ve Regulus) uğrunda çalıştığınız ve uğraştığınız şeyleri size verebilir ama her biri çekilmesi gereken bir ceza içerir. Eğer bu bedele karşı koyamazsanız, her şeyi kaybedersiniz. Regulus size başarı verebilir, ama eğer intikam ararsanız, bu yıldızın mitolojisine ve gökyüzünün bu noktasına göre, her şeyi kaybedersiniz; tüm saygınlık, her şey gider. Bazı kitaplarda şöyle tanımlar görürsünüz: 'Regulus askeri bir savaşçıdır.' Ama ben şöyle diyorum: 'Hayır, üzgünüm, bu yıldız hakkında çok daha fazla şey var.'

Günümüze ait bir kişinin haritasından yıldızları nasıl okuyacağınıza dair bir örnek verir misiniz?

Rusya'nın yeni başkanı Vladimir Putin ilginç bir örnek. Güneş, Satürn, Neptün ve Merkür Terazi Burcu'nda birleşirken doğmuş. Satürn Terazi'de yücelir, şu anda Rusya'nın başkanı olma durumunda da kendisinin güçlü Güneş-Satürn birleşimini görüyoruz. Ama astrologlar olarak buradaki Neptün'ü ve rolünü merak edebiliriz. Şimdi, Putin'in sabit yıldızlarına baktığımızda, sadece orta yaşlarında harekete geçecek bazı yıldızlar olduğunu görüyoruz. (Satürn'le paran ilişkisi içindeyken en yüksek duruma yükseliyorlar) Bunlardan biri olan Vega, Lyra'nın büyülü, karizmatik yıldızıdır ve Orpheus'un lirine bağlı durumdadır.Vega büyülü bir karizma verir- örneğin Mozart'ın haritasındaki en önemli yıldızlardandır. Bu durum Putin'in yücelme durumundaki Satürn'üne vurgu yapmakta; yıldızın durumu bize onun Satürn'ünün orta yaşlarda tam güce ulaşacağını işaret ediyor. Ancak, Putin'in aynı zamanda Facies'i var, Yay takımyıldızındaki bu nebula, Satürn'üyle birleşmekte ve zalimlik ya da şehitlik anlamı taşımakta. Buna ek olarak, Jüpiter'i de kurban ve şehit teması taşıtan Zosma ile yine orta yaşlardayken bağlantı kurmakta. Bu durumda bu yıldızlardan anladığımız, Satürn'ün güç ve zafer getireceği, fakat öte yandan Neptün'ün de uyuyan bir canavar olmayacağı. Daha fazla yüksek bir olasılık, Putin bir kez güç kazandığında, gücünü kısa sürede kaybedecek olması, kurban ya da bir şekilde şehit olarak.

Öyle sanıyorum ki, sizi memnun edecek anlamlarına ulaşıncaya kadar, geleneksel yaklaşımı bir kenara atmak zorunda kaldınız.

Evet, her şeyden önce, modern astrolojinin yıldızlara yaklaşım tekniğini bir kenara itmek zorunda kaldım. Bunu yeniden kurduktan ve hatalı olduğum şeyleri tespit ettikten sonra, Mısır düşünce yapısını en iyi içerecek tekniği kurdum ve yıldız fazları üzerine Yunan ve Mısır düşüncesini en iyi şekilde saptadım. (daha fazlardan bahsetmedik bile- bu apayrı bir konu) Bu yıldızlar hakkındaki tüm modern bilgileri atmak ve pek çok farklı kaynaktan bulabildiğim her şeyi araştırmak anlamına geliyordu. Daha sonra da hepsini bir araya getirmek. Hepsini doğru yaptığımı kesinlikle söylemiyorum.


SÖZLÜK:

Ekliptik: Dünya Güneş etrafında dönerken, bizim bakış açımızla sanki Güneş Dünya'nın etrafında dönüyormuş gibi görünür. Dünya bu hareketini yaparken, uzayda bir yol izler, bu yol ekliptiktir. Tropikal Zodyak, ekliptiğin her iki yanından 7,5 göksel enlem derecesinden oluşan bir şerittir. (Toplam 15 derece).

Ekvator: Kuzey ve Güney Kutupları'ndan eşit uzaklıkta bulunan, Dünya'nın büyük halkası. Ekvator düzlemi ile Ekliptik düzlemi arasında bulunan açıya Ekliptiğin Eğimi denir.

Güneşle Beraber Yükselen Yıldız (Heliacal Rising Star): Yıldızın Güneş'le beraber doğması. Bu gizli kalma ve yükselmeme periyodunun sonuna geldiğini gösterir. Bu döngünün en önemli periyodudur ve bir yıldızın gece gökyüzünde bulunmaması periyodundan sonra tekrar görünür olmaya başlamasını ifade eder.

Paran: En az iki göksel cismin eşzamanlı olarak doğması, batması ya da en yüksek noktaya ulaşması. (Şema 2'ye bakınız) Buradaki insan figürü doğuya baktığında yıldızın doğduğunu görecek. Ufuk çizgisinin yarısı üzerinde yükselecekler. Yıldız kuzeydoğu yönünde yükselirken, aynı anda güneydoğuda da başka bir yıldız yükselebilir. Aynı anda yükselen yıldızlar arasında paran ilişkisi olduğu söylenir. Benzer şekilde bir yıldız doğduğu anda başka bir yıldız batabilir. Bu yıldızlar arasında da paran ilişkisi vardır.

Yıldız Fazları: Bir yıldızın fazı, herhangi bir günde onun Güneş'le doğduğu, gökyüzünde görünür olduğu, ve artık gökyüzünde görülemez olduğu periyotlara denir. İki tip yıldız fazı vardır: 1) Gizli kalma, bir yıldızın bulunduğu deklinasyonun tam tersindeki yarıküredeki bir enlemde gözlenmesidir.

2) Kısa geçiş (curtailed passage) bir yıldızın bulunduğu deklinasyonla aynı yarıküredeki bir enlemde gözlenmesidir.Bu Fazların daha ayrıntılı açıklamaları için bkz. Brady's Book Of Fixed Stars.

Presesyon: Güneş ve Ay'ın ve az da olsa diğer gezegenlerin çekim gücü nedeniyle Yerküre'nin rotasında oluşan yavaş ve konik hareketin, göksel nesnelerin pozisyonlarına göre kayan bir göksel koordinata sebep olması.


Referans ve Notlar:

1) Şemalar yazarın izniyle Brady's Book Of Fixed Stars kitabından alınmıştır.

2) Uluğ Bey 1394-1449 yıları arası yaşamış olan bir astronomdur. Günümüzde Özbekistan olan Timur İmparatorluğu'nun da gönülsüz yöneticisiydi. 'Ekliptik üzerine izdüşüm' tekniği, tropikal zodyağa göre konumlarını göstermek için yıldızların ekliptik dairesi üzerinde haritasını çıkarma tekniği idi. Ptoleme bunu yaptığında, kutupları ekliptiğin kendisinden yola çıkarak saptadı. Uluğ Bey ise kutupları ekvatora göre tanımladı. Bu iki teknik arasındaki fark yıldızların farklı noktalara düşmesi sonucunu doğuruyordu. (Bu paragraftaki kavramların ayrıntıları için Brady's Book Of Fixed Stars, sayfa 10-14).

3) 2 numaralı şemada gözüken 23,5 derecelik fark, ekliptiğe göre ve ekvatora göre bulunan kutuplar arasındaki farkı göstermektedir.Çoğu durumda fark bir derece kadardır, ama daha fazla da olabilir. Örneğin, Hercules'in başı olan Ras Algethi, 2000 yılında Ptoleme'nin sistemine göre 13 derece 30' Yay, ekvator tekniğine göre ise 16 derece 05' Yay olacaktır. (Brady's Book Of Fixed Stars, s. 425).

4) Brady's Book Of Fixed Stars, s.24, 379 yılından Anonymus (Anonim), The Treatise on the Bright Fixed Stars, s.10'dan alıntılanmış.

5) Kare atalarımızın geliştirdiği ilk dinsel ve felsefi kavramlardan biridir. M.Ö. 15.000 yılında ait olan The Golden Mean (Altın Oran), yani güneşin yaz solstisinde bir günde çizdiği yayın geometrisinden oluşan dikdörtgen, Fransa'daki mağara resimleri arasında bulunmuştur. Tanrıçanın kaybolması ve tanrının ortaya çıkması ile, kare, ya da dört kenarlı şekil son derece önemli bir duruma geldi. Kare/Altın Orta, bir yılı işaret etmek için Newgrange'i inşa eden Keltler tarafından kullanılmıştır. Eski Ahit'teki İbrani Tanrı ve Magi ve Kabala'nın tanrısı, tüm belirtilen, hareket halinde, öfkeli tanrılar bu sayı ile bilinir. (Brady's Book Of Fixed Stars, s.178-179).

6) Thetis, Achilles'in annesi, Achilles'in ölümlü etini yakma niyetindeydi, ama bu görevi tamamlayamadan, babası Peleus onu ayak bileğinden tutarak 'sonsuz ateş' ten kurtardı ve o böylece ölümlü olarak kaldı. Liz Greene'e göre, 'Hikayenin bu versiyonu Thetis'in oğlunu Styx nehrine atmasından daha önce gelmekte.' (The Astrology of Fate, York Beach, ME:Samuel  Weiser, 1984, s.201-202; Brady's Book Of Fixed Stars'daki Sirius ve Achilles değerlendirmesinde referans olarak kullanılmış, s.85).

7) Vladimir Putin, 7 Ekim 1952, 09:30 a.m. BAT (-3.00); St.Petersburg (Petrograd), Russia (59N55, 30E15). Bu bilgi Lois Rodden'in web sitesinde bulunabilir (http://www.astrdatabank.com/NMPutinVladimir.htm); ancak Rodin'in Transit'te (Astroloji Derneği- Astrological Association- bülteni) bahsettiği bu yorumu dikkate almalı, Eylül 2000, s.12: 'Putin konusunda gelen pek çok mektup, KGB'nin kişisel bilgileri asla vermeyeceğini ve Ruslar'ın doğum sertifikasında doğum saati bilgisine yer vermediğini belirtiyor.' Putin 15 sene KGB ajanı olduğu için ve AstroDatabank'ta belirtilen kaynak doğum sertifikası olarak geçtiğinden, doğum zamanı tedbirli şekilde değerlendirilmeli. Bernadette Brady'nin Putin'in haritasındaki yıldızlar hakkındaki yorumları ise tam doğum saatinden bağımsız yorumlardır.

8) Neptün güçlü bir konumda, 'bir dev'; kurban ve şehit olma konusunda Facies ve Zosma'nın getirdiği ek vurgu bu Neptünyen temanın Putin'in hayatında neredeyse kaçınılmaz olduğunu açıklıyor- bu durumda Neptün hareketsiz kalmayacak, veya 'uyumayacaktır'.


Bibliyografi:

Anonymous of 379. The Treatise on The Bright Fixed Stars. Çeviri: Robert Schmidt. Berkeley Springs, WV: Golden Hind Press,
1994.

Brady, Bernadette. Brady's Book Of Fixed Stars. York Beach, ME:Samuel Weiser, 1998.

Brady, Bernadette. Predictive Astrology: The Eagle And The Lark. York Beach, ME:Samuel Weiser, 1992, 1999.

Correlation (Astroloji Araştırmaları Dergisi). London: Astrological Association of Great Britain, yılda iki kez yayınlanır.

De Santillana, Giorgio, and Hertha von Dechend. Hamlet's Mill. Boston, MA: Nonpareil, 1997.

Ebertin, Reinhold, and Georg Hoffman. Fixed Stars and Their Interpretation. Temple, AZ: Amerikan Astrologlar Federasyonu,
1971.

Lilly, William. Christian Astrology. London: Regulus,1985

Ptolemy, Claudius. The Almagest. Chicago, IL: Britannica, Great Books Of The World, 1985.

Ptolemy, Claudius. The Phases Of The Fixed Stars. Çeviri: Robert Schmidt. Berkeley Springs, WV: Golden Hind Press,1994.

Ptolemy, Claudius. Tetrabiblos. Çeviri: Robert Schmidt. Berkeley Springs, WV: Golden Hind Press,1994.

Rigor, Joseph E. The Power of Fixed Stars. Hammond, IN: Astrology and Spiritual Center, 1978.

Robson, Vivian E. The Fixed Stars and Constellations in Astrology. York Beach, ME: Samuel Weiser, 1984.


                                   

Garry Phillipson 1976'dan beri astroloji çalışmakta. 1986-1993 yılları arasında East Anglia Üniversitesi'nde felsefe okudu, Aukana Trust ile birlikte tam zamanlı bir şekilde Budist felsefesi ve meditasyon çalıştı. 2000 yılının sonlarında yayınlanan kitabı Astrology in the Year Zero, 33 astrolog ve araştırmacı ile yapılan röportajları kapsamakta. Bu kitap yüzyıl dönümünde astrolojinin durumunu araştırmakta ve önde gelen astrologlara ait olan kitaplardan alıntılarla örneklendirmeler yapmakta. Kitap siparişi ve daha fazla bilgi için web adresi: www.astrozero.btinternet.co.uk

 


2021`de Türkiye...
Mevlana:Astrolojik bir portre...
2013`te Türkiye...
Neptün Balık`ta...
2010`da Türkiye...
Kova`da üçlü kavuşum - Melanie...
Satürn-Uranüs Karşıtlığı- Mela...
Barack Obama...
Kollektif Gezegenler...
Çin`in gelecek devrimi...
 
Ekle
Çıkart
e-Posta adresinizi yazın
Copyright © 2003-2024 R.Hakan KIRKOĞLU Bucks - Digital Media Publishing Agency